Bu yıl kömür, petrol ve doğalgazın yakılması nedeniyle ortaya çıkan karbondioksit emisyonları önceki yıla göre yüzde 5 daha az olacak. Ancak uzmanlar iklim krizini önlemenin tek yolunun fosil yakıtlardan vazgeçmek olduğunu belirtiyor.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin, koronavirüs salgını nedeniyle alınan tedbirlerin iş yerlerinde ve ulaşımda enerji tüketiminin düşmesini, bunun da enerji üretiminden kaynaklanan kirleticilerin azalmasını sağladığını anlattı.
BirGün’de yer alan habere göre; kentsel hava kirliliğinde azalmanın, özellikle azot oksitler ve küçük partikül maddeler gibi trafikten kaynaklanan kirletici emisyonlarının düşmesinden meydana geldiğine değinen Şahin, iklimi değiştiren karbondioksit emisyonundaki azalmanın nedenini “enerji üretiminden ve başta uçaklar ile karayolu taşıtları olmak üzere ulaşımdan kaynaklanan emisyonların azalması” olarak açıkladı.
Şahin, “Yapılan hesaplar 2020’de kömür, petrol ve doğal gazın yakılması nedeniyle ortaya çıkan karbondioksit emisyonlarının önceki yıla göre sadece yüzde 5 daha az olacağını gösteriyor. Bunun iklim değişikliğini önleme açısından ciddi bir etkisi olmayacaktır.” dedi.
Kentsel hava kirliliğindeki azalmanın geçici olduğuna işaret eden Şahin, şu değerlendirmelerde bulundu: “Araçlardan kaynaklanan azot ve partikül emisyonları kısa ömürlü olduğundan hareketlilik eski düzeye geri döndüğünde kentlerdeki hava kirliliği de eski düzeyine geri dönecektir. Kentlerde hava kirliliğini önlemenin tek yolu, ulaşım emisyonlarını ortadan kaldırmak için petrol kullanan motorlu araçların kullanımını ciddi biçimde sınırlamak ve kömürü elektrik üretiminde ve sanayide kullanmaktan vazgeçmektir. İklim değişikliğini durdurmanın tek yolu da yine aynı fosil yakıtların kullanımından vazgeçmek ve başta seyahat, beslenme ve enerji israfı olmak üzere tüketim alışkanlıklarımızı ciddi biçimde değiştirmektir.”
Sokak dezenfeksiyonunda kimyasal kullanılmamalı
Ümit Şahin, belediyeler tarafından cadde, sokak, park ve meydanlarda yürütülen dezenfeksiyon çalışmalarında çevreye zararlı kimyasalların kullanılmaması gerektiğinin altını çizerek, şöyle devam etti: “Belediyelerin ortak yaşama alanlarını dezenfekte etmek için yaptıklarını olumlu buluyorum, zira bu da salgına karşı alınacak önlemlerden önemli bir tanesi. Ancak deterjan ve çevreye zararlı kimyasallar yerine sabun, klor ve alkol bazlı dezenfektanların kullanılması gerekir, çünkü kullanılan deterjanın kanalizasyonlar yoluyla arıtılmadan deniz, göl ve ırmaklara karışması ötrofikasyon başta olmak üzere ciddi çevre sorunlarına yol açar. Öte yandan salgın kontrolü hayati bir konu ve bir yarar-zarar sıralaması yapıldığında hijyen ve sanitasyonun şu anda çok daha önemli olduğunu unutmamalıyız.”
Plastik kullanımı arttı, geri dönüşüm sağlanmalı
Salgın süresince başta gıda olmak üzere daha önce açık satılan birçok ürünün paketlenmesi nedeniyle tek kullanımlık plastik tüketiminin arttığına değinen Şahin, “Önemli olan bunların zararsız şekilde doğaya ve denizlere karışmasına izin verilmeden depolanması veya geri dönüştürülmesi. Eğer bu dönemde normalden biraz daha fazla plastik kullanmak gerekiyorsa plastik atık kontrolüne de ekstra özen göstermek zorundayız. Sağlık hizmetlerinde gerekli tek kullanımlık plastik ürünlerden de vazgeçemeyeceğimiz için yine bunların zararsızlaştırılmasına özen göstermek de büyük önem kazanıyor.” diye konuştu.